NAKALE-İ HADİS
RAVİ:
Sözlük yönünden “su
başına gitmek, kana kana su içmek” manasına gelen “ravâ” kök fiilinin ismi
failidir. Hadis Usulünde genellikle Hz. Nebi (s.a.s)'in hadislerini rivayet
eden kimseye denir. Çoğulu ruvât gelir.
Diğer taraftan ravi,
özel manada ve müsnid karşılığı olarak hadis taliblerinin en aşağı mertebesinde
olan ve hadis rivayetine yeni başlamış bulunan öğrenciye de denir. Raviler için
çoğul manasiyle nakale-i hadis tabiri de kullanılır.
Bir hadisin sıhhati,
önce onu rivayet eden ravilerin her bakımdan güvenilir kimseler olmalarına
bağlıdır, bir ravinin güvenilir olması için onda bazı vasıfların bulunması
gerekir. Bu vasıfların ilki müslüman olmaktır. Bazı Hadis Usulü alimlerine göre
ravinin müslüman olması adaletli olması için yeterlidir.
İkincisi adalettir.
Adalet, ravinin müslüman olmakla birlikte fışkına sebep olan her türlü söz, iş
ve davranışlardan uzak kalması ve mürüvvet sahibi olmasiyle gerçekleşir.
Üçüncüsü zabt sahibi
olmasıdır, ravinin zabtı, ezberinden rivayet etmesi halinde kusursuz
ezberlemiş, kitabından rivayeti halinde ise yazı zabtını iyi yapmış bulunması
vasfıdır.
Ravinin rivayetlerinin
kabulü için bulunması gereken şartların dördüncüsü, akıl ve buluğ çağına ermiş
olmaktır. Ravinin akıllı olması, dikkatli, akıl melekeleri tam, zeki ve uyanık
olmasıdır. Büluğ çağına ermek ise mükellefiyetin şartlarındandır. Bir kimse
çocukluk çağında herhangi bir hadis ezberlemiş ise onu ancak erginlik çağına
erdikten ve isnadıyle aldıktan sonra rivayet edebilir.
Hadisleri nakleden
raviler sahabe, tâbi'in, etbâ'ut-tâbi'in sırasıyle nesil nesil gelmiştir.
Herbir nesilde yetişenler, bir önceki nesilden adıklannı kendilerinden
sonrakilere aktarmışlardır. Bunların her-biri kendi aralarında tabaka, denilen
gruplara ayrılmışlardır. (Bk. Tabakâtur-Ruvât).
Ayrıca bakınız: